18 Ağustos 2011

KELEBEK


Henri Charriere (Kelebek) işlemediği bir suçtan Fransız Guyanasın da ( sömürgesi) müebbet kürek cezasına çarptırılır . Kelebeğin öyküsü bu şekilde başlar ve tamı tamına 13 yıl sürer , bu 13 yıl içerisinde sayısız kez kaçma girişiminde bulunur Kelebek ve  hiç bi zaman inancını kaybetmez . Özgür olduğunda savcı dan alacağı öç onu her zaman ayakta tutar ve hayata bağlanmasını sağlar. 

Fransız Guyanası Güney Amerikada yer alır ve Fransız hükümdarı Napolyon tarafından ''suçlulara ancak onlardan daha kötü insanlar nezaret edebilir mantığıyla kurulmuştur, bu bölgede Fransa ve İlgilterenin sömürge yerleri yer alır ve ülkelerinde cezalandırdıkları suçluları bir nevi tekrar iyi birer birey olmaları için bu sömürgelerdeki adalara sürgüne gönderirler. Burada ki hayat akla mantığa sığmayan şekilde ilerler ve bilmediğimiz bir dünyanın kapıları açılır . Örneğin mahkumlar arasında yaygın olan elindeki parayı minik bir tüpün içerisine koyup bunu bağırsaklarında taşımak , cüzzamlı dolu bir ada, kızılderilli kabilesi ile kısa dönemde olsa yaşanan özgür bir hayat, çok sıradan olan cinayetler , köpek balıklarına atılan mahkum cesetleri, sapkın cinsel ilişkiler , 3 metre kare hücrede(insan yiyen adıyla anılan) geçirilen yıllar ,hastalıklar,  intiharlar, deliler, katiller, hırsızlar ve sürekli kaçmayı düşünen bir Kelebek.

Eleştirmenin biri kitap için şöle demiş : ''Eğer Henri Charriere kitabında yaşadığını iddia ettiği olayları gerçekten yaşadıysa ona helal olsun,eğer yaşamadıysa da hayal gücüne helal olsun''. Bu görüşe katılmamak mümkün değil  eğer yazdıkları gerçekten doğruysa bence kendisine İnsanlık Yaşam Mücadele Ödülü veya Özgürlük Mücadelecisi v.s gibi bir ödül verilmeli. Kitabı okurken çoğu kez kendimi Kelebeğin yerine koymuş halde buldum ve   acaba ben olsam hayatta kalmak ve özgürlük için bu kadar savaşırmıydım sorusunu sordum .İşte bu yüzden çoğu insan için bir başucu kitabı Kelebek .