12 Ağustos 2017

HÜYÜKTEKİ NAR AĞACI - YAŞAR KEMAL


Kapitalizmin gölgesi altında inim inim inleyen bir Çukurova. Sıtma ,sıcak ,ırgatların ekmeğini elinden alan traktörler ve bir yandan bir umuda tutunmuş beş adam. Umudun çaresizliğin fakirliğin ve İnce Memed'in doğuşunun hikayesidir  Hüyükteki Nar Ağacı..

''Zengini kim olsa sever. İş fıkarayı sevmekte''

''İnsanlar bu traktörler geldikten sonra birden değişmişler, bambaşka olmuşlardı. İnsanların yüzlerine bile bakmıyorlardı. Ne yapacaklarını bilemedikleri bu makinalara tapınmışlardı bayağı''

''Memet çocuksa başını hiç yerden kaldırmıyordu. Yıllarca bir zulmün kapısında çobanlık yapmış, o zulüm onun tekmil hak ettiği paraları yemiş, ama onu dünkü gibi kimse aşağılamamıştı. İçindeki dert yüreğini gittikçe acıtıyor, ne yapacağını bilemiyordu. O adam onları aşağıladıkça küçülüp bir topak olan Memed'e ,umarsızlıktan kıvranan Hösüğ'e, utancından kaçacak delik arayan Aşık Aliye , yerden tozların içinde iniltisini bir çığlık gibi koyveren Yusuf'a acıyordu. Başlarına belkide bu yaşa geldiler geleli hiç böyle onur kırıcı bir iş gelmemişti. Bıraksalar tek başına şu karşıki Anavarza kayalıklarına gider , orada doya doya ağladıktan sonra kendini insan yutan çıngıraklı yılanların ağzına atardı. Sabaha kadar , o otomobilli adam , o kavaklı köy üstüne neler kurmamıştı.. Elinden gelse alır eline bir top yalım ,köyün bu ucundan girer ,öbür ucundan çıkardı''