07 Nisan 2011

PUSLU KITALAR ATLASI

M.S 1681 Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kentte ve galata kulesinin hikayesi ile başlar kitap . Bizi Konstantiniye sokaklarına, çingeneler arasına, lağım kazmak için toprak altına  ,çok  uzak diyarlarda kah uyuyan kah hiç uyuyamayan insanların hikayelerine götürür yazar.  Benim zihnimde hep puslu , yağmurlu gökyüzüsü  ile her mezhepten  insanın yaşadığı  dar sokaklarında fenerle gezilen ve  her karakteri uzak diyarlardan hikayeleri ile birlikte Konstantiniye ye getiren mistik , fantastik bir kitap olarak kalıcak Puslu Kıtalar Atlası.

Yazar  lisans,doktora ve master eğitimini Ege Üniversitesi Felsefe  bölümünde almış .Zaten müthiş tarihi bir zemine kurulmuş ve felsefe ile zenginleşttirilmiş harika bir kurgu var kitapta .Büyücülük, el kimya, varoluş, boşluk, düş ve rüya kavramları hikayelerde sürekli geçen ana konular . Diğer dikkat çekici konu ise karakterlerin isimleri Bünyamin, Uzun İhsan Efendi, Gazanfer, Ebrehe, Alibaz, Arap İhsan Efendi ,Kubelik ve bol bol lakap kullanılmış yazar.

Anar felsefi bilgisini romanda sıksık kullanıyor örneğin baş kahramanlardan biri olan Uzun İhsan Efendinin bahsettiği Rendekar René Descartes dir ve onun ''Düşünüyorum o halde varım. '' sözüne paralel olarak Uzun İhsan Efendide  '' Düşündüğüm için ben var değilim , sizler varsınız .Sizler benim zihnimdeki düşüncelerde ibaretsiniz'' der.

Kitabın dili ağır gibi görünsede bir çok eski sözcük içersede hikaye akıp giderken  kelimeler anlamlarını kendiliğinden buluveriyor. Roman kesinlikle Türk Edebiyatına farklı bir soluk getirmiş ve çok başarılı bir eser. Hatta okuduktan sonra o dönem tarihine acayip bir merak uyandırıyor insanda ve sıksık kitabı ve kahramanları düşünürken buluyorsunuz kendinizi kesinlikle okunması gereken bir eser.

İyi Okumalar....

Hiç yorum yok: