05 Haziran 2018

KABUK ADAM - ASLI ERDOĞAN


2016 yılında alıp sanırım 2017 gibi okuduğum bir kitap. Yazar içerideydi Alaçatı'da bir kitabevinden almıştım Kabuk Adam ve Bir Delinin Güncesini. 

Kitapla ilgi fikrimi soranlara yalın bir dili ama derin duyguları var demiştim. Bu duyguyu Dostoyevski'nin Beyaz Gecelerinde de yaşamıştım kısacık bir öyküde o derin duyguları ne güzel anlatmıştı Dostoyevski işte Aslı Erdoğan'da aynı öyle anlatıyor.

Sadece bu kitabı okuyarak hakkında hiçbir şey bilmeyen bir insan bile kitaptan yola çıkarak Aslı Erdoğan'ın hayat karşısında hep ezilenin , dışlananın yanında olacağını bilebilir. Aslı Erdoğan nerede olursa olsun acımasız düzenin hep karşısında olacak bir dünya insanı. 

Tabik i onun ya da kitaptaki kadının sevdiği adamda bize dayatılan güzellik anlayışının çok çok ötesinde olacak....

İyi bir kitap eleştirmeni olamayabilirim eleştirmenlik ya da etkili roman okuma üzerine çalışmalar tezler de okumuyorum ama kitaplar yazarlar arası bağ kurmak gibi de bir huyum var. 
Burhan Sönmez'in Kuzey adlı kitabında hissettiklerim ve düşündüklerim  ile Kabuk Adamda ki  hislerim aynıydı. Yazarlar gerçek hayatlarında  yaşadıkları bir dönemi ve olayı mekan ve zamanı değiştirerek bambaşka bir dünyada anlatıyorlar sanki.

İyi Okumalar...



''Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı vermez, özellikle de mutluluğu hatırlamak kadar.Unutamamak belleğin kaçınılmaz intikamı.Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer , bu bir zamanlar bir yara açıldığındandır''

''Hapishane , savaş gibi deneyimlerden geçenlerin iyi bildiği bir savunmadır bu , gerçeği bütünüyle kavramaktan , gelecekten isteklerde bulunmaktan vazgeçmek , yalnızca bir sonraki saati hedefleyerek yaşamak''

'' Beni tanımayan , tanımak da istemeyen insanlara açılmak için güçlü bir dürtüye kapılırım zaman zaman , aslında bu bir tür kışkırtma, meydan okumadır''

''Zaten ömür boyu , hep sahte , cansız bir dünyada , bir hapishanede yaşamıştım, gerçekliklerinde bile emin olmadığım insanlar arasında soluksuz kalmıştım''

''Karanlıktan herkes korkar , ama karanlıktakilerin aydınlığa çıkarılması gerekir''

''Sonraları öğrendim ki bu üç renkli bere , Karayipler'de çok yaygın olan, Afrika kökenli Rastafari inanışının bir işaretiydi , ırkçılığa ve her türlü sömürüye karşı çıkışın simgesiydi , hiç taranmayıp uzun örgüler halinde bırakılan saçlar gibi.Yeşil ,sömürgecilerin aldığı toprağı , sarı , o toprağın zenginliğini ve kırmızı da uğruna dökülen kanı simgeliyordu''

''Sonuçta alışmıştım, yalnızlığa ,sevgisizliğe, yalnızca kendim için var olmaya , en insani tepkilerimin anarşistlikle suçlanmasına alışmıştım. Giderek , karşımdakilerin kafasındaki imgeye daha çok benzemeye başlamıştım. Her geçen gün daha vurdumduymaz davranıyor, daha çok başkaldırıyordum , hiçbir otoriteyi önemsememeyi öğreniyordum''

''Tiksinti ve korkudan , aşka doğru ani, bilinçsiz bir sıçrayış yapmıştım.Tırtıl kelebeğe dönüşmüştü''

''Yalnızca kötülüğün en dibine inenler , erdemin doruklarına varabilirler''

''Bütün ödlekler gibi , kendimden daha korkak birini bulunca gözüpek kesilmiştim''

''Hepimiz okyanusun sonsuzluğunda kaybolmuş yapayalnız adacıklardık ; sınırımızı aşıp bir başkasına dokunabilmemiz, bir yanılsamaydı yalnızca''


1 yorum:

Kitap Eylemi dedi ki...

niye bu kadar ara verdin ki bloga?